20 Ağustos 2007 Pazartesi

Dollar Mixed After Housing Report

NEW YORK (MarketWatch) -- The dollar fell from a four-and-a-half year high against the yen but traded higher against the euro Tuesday, after broadly in-line housing figures did little to alter market expectations that the Federal Reserve will keep interest rates steady for some time.

The euro slightly trimmed its losses against the dollar following mixed housing starts and building permits data. Earlier, the euro came under some pressure after a report showed German business sentiment fell much more than expected in June.

"The buck just dodged a bullet as housing data came in...slightly better than expected," said Brian Dolan, chief currency strategist at Forex.com, a division of Gain Capital. "The market had been bracing for a softer number...so the weak housing market remains in the picture, but [there was] no immediate sign of a further deterioration in May's data."

In New York trading, the dollar was quoted at 123.35 yen, compared with 123.62 yen late Monday. The euro stood at $1.3405, compared with $1.3408.

The British pound stood at $1.9883, compared with $1.9830. The dollar changed hands at 1.2404 Swiss francs, compared with 1.2419 francs.

The euro was at 165.41 yen, compared with 165.76 yen, after touching an all-time high at 166.09 yen.

Housing starts

Starts of new homes in the United States fell by 2.1% to 1.47 million in May, as building permits for new construction rose 3% to 1.50 million, the Commerce Department said Tuesday.

The figures were slightly stronger than expected in a survey of economists by MarketWatch. Both starts and permits had been forecast to fall to 1.46 million.

The report comes a day after the National Association of Home Builders said its housing market index fell to its lowest level in 16 years.

"Today's report does not alter the mixed picture of U.S. housing and sends the focus to next week's reports of new and existing home sales," said Ashraf Laidi, chief foreign-exchange analyst at CMC Markets in New York.

German business sentiment

Elsewhere, the euro came under pressure after a report showed the Zew indicator of German economic expectations pulled back to 20.3 in June, down from 24.0 in May.

Economists had been expecting a reading of 29. The Zew current conditions indicator inched up to 88.7 in June, from 88.0 in May.

The drop in the ZEW index is "an ominous reminder that the German recovery is still skating on thin ice," said David Brown, chief European economist at Bear Stearns, in a note.

"This is another piece in the jigsaw that suggests the [European Central Bank] needs to tread carefully on rates ahead and that a target of 4.25% ... is more appropriate than the 4.50% or higher that the market is now looking for," he said.

4 Temmuz 2007 Çarşamba

Laser Epilasyon



İstenmeyen tüylerden kurtulmanın en hızlı ve en sağlıklı yoludur. Epilasyonda kullanılan laser ışığının dalga boyu melanin pigmenti tarafından emilme özelliğine sahiptir. Soğutma sistemli laser tekniği ile laser ısısı cilde zarar vermeden doğrudan kıl kökünü yok eden ısıya dönüşür.




Laser ile Epilasyon şematik gösterimi Laser epilasyon kimlere uygulanabilir?12 yaşından itibaren koyu renkli tüyleri olan herkese uygulanabilir. Eğer tüyler açık renkli yani pigmenti az, koyu renkli pigmenti hiç yok ise laser ışığını görmeyeceği için tedaviden etkilenmez.Laser epilasyon hangi bölgelere uygulanabilir?Gözleri direkt ışıktan özel gözlüklerle koruma şartı ile tüm vücut bölgelerindeki tüylere uygulanabilir. Her tedavi süresi ne kadardır?Kullanılan cihazların özelliklerine göre değişmekle beraber çok hızlı çalışma özelliklerine sahip cihazlarla yüz 5 - 6 dakikada, bıyık 1 - 2 dakikada, bacaklar 1 saat gibi denilebilir. Tedavi sırasında ağrı hissedilir mi?Hayır, hissedilmez. Yalnız soğutucu gazının ve laser ışığının çarpmasını cildinizde bir lastik çarpması gibi hissedebilirsiniz. Tedavi sonrasında iz kalır mı?Tedavi sonrasında 5 - 10 dakika bazen yarım saat süren kızarıklık olabilir. Bu geçicidir. Soğutma sistemi olmayan laserlerde, ışığın cildin üst tabakası olan epidermisteki melanin pigmentlerinden de emilmesinden dolayı ciltte yanık ve sonrasında leke iz kalma riski her zaman mevcuttur. Soğutma sistemli laserde cildin ısınmasına fırsat verilmemekte böylece yanık riski ortadan kalkmaktadır. Bir seansta tüylerden kurtulmak mümkünmüdür? Hayır, mümkün değildir. Çünkü kıl köklerinin hepsi aynı büyüme devresinde değildir. Uygulama esnasında olgun fazda (anogen) olan kıl kökleri etkilenir. Dinlenmekte (katogen) ve gerileme (telogen) fazındaki kıl kökleri etkilenmez. Bunlar için diğer seansların uygulanması gerekir. Kılların renklerinde ve büyüme devrelerinde olan farklılıklardan dolayı seans sayısı kişiye göre hatta aynı kişinin farklı bölgelerine göre değişir. Seans aralıkları ne kadardır?Seans aralıkları bölgeye göre 4 ila 8 hafta arasında değişir. Laser epilasyon düşünüldüğünde ne yapılması gerekir?Öncelikle dermatolog tarafından hastanın görülüp değerlendirilmesi, tüylenmenin nedeninin araştırılması, gerekli tahlil ve tetkiklerin yapılması gereklidir. Tedaviye başlanmadan önce tüylerin sarartılmamış olması, cımbız veya iple alınmamış olması şarttır.

Cilt Bakımı

Cilt bakım ürünlerinin doğru kullanıldığında cilde inanılmaz etkileri vardır. Temizleyici, nemlendirici veya maskeler hakkında dermatologların söyleyebileceği bazı doğrular vardır.İçeriğindeki "mucize" madde nedeniyle tercih edip her hafta yenisini satın aldığınız ürünler cildinizi sadece tahriş edebilir ve uygun cilt bakımından uzaklaşmış olursunuz.

Günlük Cilt Bakımında;1) Cilt tipine uygun ürünleri seçmek önemlidir. 2) Çevreden biriken kirlerin, ter yağ gibi kişisel salgılarımızın, ve dökülmekte olan ölü cilt hücrelerimizin temizlenmesi ikinci adımdır. 3) En hafif temizlemeyle bile bozulabilen cildin üst tabakasındaki doğal nemlendirme sistemlerinin nemlendiricilerle takviye edilmesi. Genel kural olarak da nemlendiricilerin yüz ve vücut halen nemliyken kullanılması vücuttaki nemi hapsetmektedir.4) UV ışınlarının verdiği hasarı önlemek için güneşten koruyucu kullanmak . 5) Normal cildin bilhassa foto yaşlanma ve hasarı için tedavi edici ürünlerin kullanılması uygundur.Kuru Ciltlerde; Kuru ciltlerde kurutucu ve alkol içeren ürünler ciltten nemi söküp atacağı için tercih edilmemelidir.Hassas yumuşak sabun içermeyen likit bir temizleyici sonrası gliserin , hiyalironik asit gibi ürünlerle formüle edilmiş nem kaybını azaltan nemlendiriciler kullanılmalıdır. UVA ve UVB ışınlarına karşı koruyucu SPF15 ve üstü bir ürün yıl boyunca dışarıya çıkmadan yarım saat önce açıkta kalan alanlara uygulanmalıdır. Yağlı Cilt; Yağlı ciltlerde aşırı yağlı ürünler, hassas ciltlerde ise uygun daha az hasar verecek narin ürünler tercih edilebilir.Yağlı ciltlere özgün yağ bağlayıcı likit veya jel şeklinde temizleyicileri tercih edin. Krem bazlı, kakao yağı, lanolin içeren sabunlardan uzak durun. Losyon şeklinde suyu çekip tutan (humectane) maddeler içeren nemlendiricileri tercih edin. Ergenlik çağındaki gençlerde görülen hormon değişiklikleri nedeniyle yağlı ve akneye yatkın cildin temizliği ve doktor tarafından önerilen ürünlerin düzenli kullanılması önemlidir. Yağ içermeyen (oil-free) güneşten koruyucuları kullanın. Cildinize fazla parlak diyerek, yağı kurutmak için sert sabun, alkol, fırça, kese kullanmayın. Cilt temizliğini günde 2-3 kezden fazla yapmayın.Karma Cilt; Kozmetik olarak T bölgesi ; yüzün yağlı alanları olan yanaklar, alın burun ve çene daha fazla yağlıyken diğer alanlarda kuruluk gözlenir.Normal karma ciltler için olan temizleme ürünleri yanaklar için nazik diğer bölgelerde daha sert etkililerdir. Yalnızca ihtiyaç duyulan bölgelere uygulayacağınız nemlendirici T bölgesinde sivilceye yol açabilir. Yağ içermeyen güneşten koruyucular kullanabilirsiniz.

Güzellik ve Mezoterapi



Mezoterapi, uzun zamandan beri estetik tıpta en sık talep konusu olan lipodistrofi veya selülit konusunda en seçkin tedavi biçimini oluşturmaktadır. İlk kez 1952'de Dr. Michel Pistor tarafından uygulanmıştır. 1987'de Fransız Tıp Akademisi tarafından geleneksel tıbbın bir parçası olarak kabul edilmiştir. Fransa' da ortalama 15.000 doktor, günde 60.000'den fazla hastayı mezoterapi yöntemi ile tedavi etmektedir. Uluslararası Mezoterapi Derneğine üye olan Avrupa, Afrika ve Güney Amerika'da 14 ülkede yöntem başarı ile uygulanmaktadır.Mezoterapinin kelime anlamı orta deri tedavisidir. Temeli, tedavi edilecek bölgeye 4-6 mm uzunluğunda çok ince iğneler kullanılarak çok küçük miktarlarda ilaçları lokal olarak enjekte etmeye dayanan tamamen tıbbi bir eylemdir.Endikasyona göre değişen çeşitli ilaç karışımları 5-10 dakika gibi bir süre içerisinde deri altına enjekte edilir. Hangi Durumlarda Uygulanır?ESTETİK KULLANIMLARI Sellülit Saç Dökülmesi Ergenlik ve Hamilelikte Oluşan Çatlaklar Yüz Gençleştirme Yara İzleri, (skatrisler) DİĞER KULLANIM ALANLARI Romatoloji Dolaşım Problemleri (varis, varis ülserleri) Migren Spor Hekimliği Mezoterapi seans aralıkları minimum 1 hafta olmalıdır. Bir seansta enjekte edilen ilaç dozu 10 cc yi aşmamalıdır. Mezoterapide ortaya çıkan yan etkiler genellikle seans aralığı ya da dozaja dikkat edilmedi ise görülmektedir. Uygulanmaması Gereken Durumlar Kalp Yetmezliği Diyabet Böbrek Rahatsızlıklarında Antikuagülan Tedavi Altındaki Hastalarda Sonuç Mezoterapi, etkinliği bütün dünyada kanıtlanmış bir geleneksel tıp yöntemidir. Bir çok ülkede uygulanıyor olması, her gün binlerce doktorun hastalarına uygulaması, yararlı bir yöntem olduğunun en güçlü kanıtıdır. Hasta ile hekim arasında etkin bir dialoğun olması sonuçların biran önce ve en iyi şekilde elde edilmesi için gereklidir. Ancak mezoterapiden, her zaman çok kısa sürelerde sonuç alıp, mucize bir düzelme de beklenmemelidir.

Çil Nedir? Nasıl Kurtulurum?

İpeksi pürüzsüzlükte bir cildin yanı sıra, homojen ve sağlıklı bir ciltrengimizin de olmasını isteriz. Bazılarının çok şirin bulduğu çiller, bazıları için gerçek bir sıkıntıdır. İyi haber şu ki... renk farklılığının neden kaynaklandığını bilir, gerekli önlemi alır ve tedaviyi uygularsanız yaşam boyu homojen bir cilt rengine sahip olabilirsiniz...Çil Nedir?Çiller (a.k.a. ephelides), daha çok açık tenli ve kızıl saçlı, mavi, yeşil ya da ela göz renkleri olan kimselerde görülen küçük kahverengi lekelerdir. Hayatın erken aşamalarında ortaya çıkarlar ve yazın çoğalıp kışın hafiflerler. 40-45 yaşlarından sonra genellikle kaybolurlar.Güneşe maruz kalmış bölgelerde oluşurlar: yüz, eller, göğüs ve sırt gibi. Bu kahverengi lekeler cilt tarafından üretilen bir pigment olan melaninin birikmesinden kaynaklanır. Vücutta var olan melaninin miktarı bireylerin cilt renklerinin tonunu belirler. Güneşe maruz kalındığında cilt UV ışınlarından gelebilecek zararı azaltabilmek için, reaksiyon olarak, daha fazla melanin üretir. Bu da melanin birikimine, dolayısıyla çil oluşumuna neden olur. Cildinizde renk farklılıklarının oluşmasını istemiyorsanız alınabilecek en etkili önlem güneşten korunmaktır. Böylece vücudunuzun kendini korumak için cilde "melanin üret" komutunu vermesine gerek kalmaz.Çiller, yaş lekeleri (lentigines) ile benzerlik gösterebilir. Ancak yaş lekeleri hayatın ileri safhalarında ortaya çıkar ve her tür ciltteoluşabilir. Tedavi Yöntemleri:Melanin cildin üst tabakalarında oluştuğundan cilt renginizi açmak için peeling yapmayı düşünebilirsiniz. Bunu yaparken kullanılabilecekfarklı ürünler bulunmaktadır:- Hydroquinone: popüler bir tedavi olmasına rağmen cildi tahriş edebilir.- Kojic acid: 1989 senesinde Japonya'da ortaya çıkarılan bu tedavi, mantardan elde edilen doğal bir tedavidir. Cilde zarar vermediği gibi ciltteki renk problemlerinin tedavisinde çok etkilidir. Bu tedavi üst deri tabakalarına nüfuz ederek pigment oluşumuna mani olur.- Alpha-hydroxy asitleri: yaşlı cilt hücrelerinin daha hızlı dökülmesine yardımcı olarak homojen renklenmeye yardımcı olurlar. Genellikle daha koyu olan yaşlı cilt hücrelerinin dökülmesi çil veya yaş lekelerinin daha az görünür olmasını sağlar.Yukarıdaki tedavilerden birinin uygulanmasına karar verildiğinde güneşten özellikle korunmak ve kaçınmak zorunludur. Gerekli durumlarda, günde bir kaç kez güneş koruma faktörlü kremler kullanmak gerekir. Cilt rengini açıcı ürünler kullanıldığında ve peeling yapıldığında cildin üst ve koyu renkli katmanı hedef alınır.Daha alttaki cilt tabakalarında daha az melanin bulunur. Cildinizikorumadığınız taktirde, cilt kendi kendini korumak için daha fazla melanin üretecektir. Bu da koyulaşarak ciltteki renk farklılığının daha belirgin duruma gelmesine neden olur ve problem artarak devam eder. Çil ve yaş lekeleri sürekli bakım ve tedavi gerektirir. Tedaviye sonverilirse lekeler veya çiller tekrar ortaya çıkar. Ancak cilt "rejimi"ni sürdürmenin kolay yolu (cildinizi hem UVB hem de UVAışınlarından koruyacak) UV koruması bulunan, renk açıcı içeren, yumuşak ama etkili bir nemlendirici kullanmaktır. Unutulmaması gereken bir nokta!:Bazı çil ve cilt lekeleri dahili düzensizliklere bağlıdır. Örneğin karaciğer bozuklukları, hormonal veya metabolizmanınçalışmasına bağlı bazı düzensizlikler, tiroid bezinin fazla çalışması gibi. Eğer bu tür bir rahatsızlıktan şüpheleniyorsanız tedaviye içten başlamanız gerekir.Doğal Receteler:Kullanabileceğiniz doğal yöntemlerden bazıları şöyledir: - Cildinizi ekşi süt ile yıkayın. Laktik asit cildinizi tahriş etmeden doğal bir peeling sağlayacaktır. - Limon suyu kanıtlanmış bir çil savaşçısıdır. Limonu cildinize doğrudan sürmeyin: limon suyunu parmak uçlarınızla cildinize yedirmeniz yeterli olacaktır. - Sebze ve meyve maskeleri uygulayın. (kayısı, çilek, salatalık gibi) - Taze krema maskesi uygulayın. Bu maskeyi uyguladıktan sonra tamamen temizlemeyin: ince, yumuşak bir kağıt mendil ile hafifçe sildikten sonra cildinize nemlendirici sürün. - Maydanoz suyunu eşit miktarda limon ve portakal suyuyla karıştırarak nemlendirici kreminizden önce uygulayın. Çillerinizin kaybolmasına yardımcı olacaktır. - C vitamini açısından zengin besinler tüketin. Böylece güneşe karşı cildinizi güçlendirmiş olursunuz.

Menopoz Nedir?


Kadın hayatının ortalama olarak üçte biri menopoz döneminde geçer. Menopoza girme yaşı tüm dünyada ve antik çağlardan beri fazla değişme göstermemiştir ve ortalama 45-55 cıvarındadır. 40 yaştan önce menopoza girmek "erken menopoz " olarak tanımlanmaktadır. Menopoz genellikle hayatın doğal bir aşaması olarak kabul edilmektedir. Gerçekten de menopoz, kadın hayatının yumurtlama fonksiyonlarının sonlandıktan sonraki doğal bir aşamasıdır. Ancak menopozda oluşan bazı değişiklikler kadının hayatını derinden ve öylesine olumsuz etkiler ki bu durum pek çok hastalıkların ortaya çıkmasına ve kadının yaşam kalitesinin azalmasına neden olur.Bu gün menopoz olumsuz etkileri önlenmeye ve tedavi edilmeye çalışılan bir hastalık gibi kabul edilmektedir.Menopozun kadın hayatının doğal bir parçası olması nedeniyle hiç bir şey yapmadan izlenmesi artık eskilerde kalmıştır.Özellikle kadın yumurtalık hormonlarının laboratuar koşullarında üretilip kullanılmaya başlanmasıyla bu kavram daha da ön plana çıkmıştır. Menopozda azalan yumurtalık hormonlaının yerine konmasıyla menopoza ait tüm olumsuz değişiklikler ve hastalıklar kolaylıkla önlenebilmekte veya en aza indirgenebilmektedir.Menopozdaki temel değişiklik kadınlık hormonu olan östrojenin yumurtlamanın durması sonucu azalmasıdır.Böylece kadında: -Ateş basma,terleme,çarpıntı-Uykusuzluk,sinirlilik,(ruhsal çöküntü) depresyon,unutkanlık,halsizlik,çabuk sinirlenme-Bazan cinsel istekte (libido) azalma -Kemik erimesi(osteoporoz)-Damar sertliği (ateroskleroz) gelişme eğilimi-Cinsel organlarda çekilme(atrofi) ,kuruluk,ağrılı ilişki-İdrar kaçırmaya kadar varan idrar yollarında atrofi ortaya çıkmaktadır.Kadınlar bir sabah uyandıklarında kendilerini menopoza girmiş olarak bulmazlar. Menopoz 20 yıl süren değişikliklerin tam ortasındaki dönemdir.40 yaşından sonra kadınlarda önce yumurtlamanın azalmasına bağlı olarak düzensiz adet kanamaları, aralıklı ateş basma ve terlemeler,psikolojik değişiklikler ortaya çıkmaya başlar.Daha sonra yakınmalar giderek artar ve adet tamamen kesilir. Bu dönemde 1 yıl adet kanamalarının olmaması menopoz tanısı için yeterlidir. 6 aydan daha fazla adet gecikmeleri araştırılıp kandaki estrojen ve yumurtlamayı uyaran hormon (FSH) seviyeleri ölçülerek kesin tanı konulur. Ancak adet düzensizlikleri veya düzensiz kanamalar "menopoza giriyorum" düşüncesiyle normal karşılanmamalı; hasta doktoruna başvurarak bu değişikliklerin gebelik ve kadın cinsel organlarının kanserlerinde de görülebileceği göz önünde tutularak bu hastalıklar dikkatle araştırılmalıdır.

Selülit Tedavisi



Selülit tedavisinde FDA belgeli tek cihaz: LPG Cellu M6LPG Endermolojisi aspirasyon (emme) ve dönme aksiyonlarının birlikte kullanılarak deri ve deri altı dokulara negatif basınç uygulanması prensibine dayanan bir masaj metodudur. Dünyanın selülit tedavisinde etkinliği bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış FDA belgeli tek endermoloji cihazı LPG'dir.LPG'nin en son geliştirilen modeli Cellu M6 Keymodule, hastaya ve uygulama alanına göre seçilebilen 3 ayrı başlığa sahip olup, başlıklarında yoğunluk, hız ve yönleri ayarlanabilen birbirinden bağımsız motorize rulmanlar içermektedir. Cihazdaki bilgisayar sistemi hasta özelliklerine göre çok sayıda program ve protokol seçimine olanak sağlamaktadır.Selülit nedir?Selülit özellikle kadınlarda görülen ve adiposit adını verdiğimiz derialtı yağ hücre gruplarının kan ve lenfatik dolaşımı bozmasıyla oluşan bir fenomendir. Kan ve lenfatik dolaşımı etkilenen bölgede zaman içerisinde yağ hücre gruplarının arasında oluşan fibrotik bantlar deride çöküntülere ve portokal kabuğu görünümüne neden olmaktadır. LPG nasıl etki yapmaktadır?LPG uygulamaya alınan bölgelerde kan dolaşımı ve lenfatik dolaşımı arttırmakta, metabolik atıkların eliminisyonuna yardım ederek doku drenajı sağlamakta, mevcut fibroz bantları serbestleştirerek deriye esneklik kazandırmaktadır. LPG uygulaması ile deriden kasa kadar tüm cilt altı dokuların yeniden şekillendirilmesi sağlanır. LPG endormoloji uygulamaları nasıl yapılmaktadır?LPG tedavisi, hastaya göre değişen protokol ve programlar seçilerek yapılmaktadır. Uygulamalar, 10-20 seans arasında değişmektedir. Tedavi sırasında her hastaya özel uygulama çorabı giydirilmektedir. LPG endermoloji tedavisi tamamen ağrısız olmasının yanı sıra hastada stres azaltıcı ve rahatlatıcı etkilere sahiptir. Her bir seansta uygulama 35 dakika sürmektedir. LPG kilo kaybı yapar mı?Endermoloji, esas olarak selüliti tedavi etmekle birlikte uygulanan alanlarda lokal incelmeler de sağlamaktadır.LPG, liposuction ameliyatına alternatif bir tedavi midir?Liposuction vücut kontur düzeltmesi sağlayan ve yağ hacmini azaltan etkin bir cerrahi yöntemidir. Ancak selüliti ve deri düzensizliklerini tam olarak yok etmez. LPG vücut kontur düzeltmelerinde liposuctiona alternatif bir yöntem olmamakla birlikte liposuction'la kombine edildiğinde daha mükemmel sonuçlar alınmasını sağlar. LPG spordan daha etkili midir?Spor, vücut sağlığı için kaçınılmaz önemde olmakla birlikte oluşmuş selüliti yok etmemektedir. En ideal olan LPG endermoloji tedavisi ile birlikte spor kombine edilmesidir.LPG'nin uygulama alanları nelerdir?LPG Cellu M6 Keymodule, hem estetik amaçlı hem de tedavi amaçlı birçok uygulama alanına sahip bir cihazdır.Estetik amaçlı uygulama alanları Selülit tedavisi Vücut kontur düzeltmeleri ve lokal inceltmeler Sarkık derinin tonus ve elastikiyetini artırma Liposuction sonrası iyileşme sürecini hızlandırma ve düzensizlikleri ortadan kaldırma Diğer estetik ameliyatlar sonrası skarların yumuşatılması ve düzensizliklerin giderilmesi Tedavi amaçlı kullanım alanlarıSpor yaralarmaları Fizik tedavi uygulamaları (Fibrozit, tendinit, lumbalji, servikalji...) Travma ve yanık sonrası skarlar Cerrahi ve travma sonrası oluşan ödem Lenfodem tedavisi

Cinsel Sağlık

Cinsel isteksizlik önemsenmiyorDoç. Dr. Cem İncesu, Türk toplumunda kadınların en yaygın cinsel sorununun “cinsel isteksizlik” olduğunu ama kadınların bunu önemsemediğini vurgu...İlişkinizde mutluluğu yakalayın!İlişkinin uzun yıllar sürebilmesi için öncelikle sağlam bir temele dayanması ve belli başlı adıml... Kafein cinsel gücü artırıyorABD'de dişi fareler üzerinde yapılan bir araştırma, kafeinin cinsel gücü artırdığını ortaya koydu... Cinsel gücünüzü artırın!Eski çağlarda aşk çiçeği olarak ün salan karanfil afrodizyakların en etkililerinden biridir.... Sinsi tehlike Hepatit CSiz de Hepatit C riski taşıyor olabilirsiniz. Geç olmadan doktora danışın. Hem kendiniz hem sevdikleriniz için bu riski almayın, mutlaka test yaptırınCinsellik hala tabu mu?Yapılan araştırmalara göre kadınlar cinsel bilgilerinin yarısını eşlerinden öğreniyor. Ayrıca araştırmaya katılan kadınların yüzde 32’si ise cinsel sorun yaşıyor.... Yatakta kalkanınız hangisi?İstenmeyen gebeliklere ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara, kendinize en yakın koruma yöntemini seçerek 'dur' deyin.... Yataktaki kabusa sonAşırı zorlama ve değişik pozisyon denemeleri sonucunda ve 40-60 yaş arası grubunda Peyroni hastalığı olarak ortaya çıkan penis eğriliği yapılan bir operasyon ile düzeltilebiliyor.... Kadınlarda cinsel isteksizlikCinsel isteksizlik bir cinsel işlev bozukluğudur ve uygun terapi yöntemleriyle genellikle kısa süreler içinde düzelebilen bir rahatsızlıktır.... Cinsel sorunlar!CETAD, cinsel ve üreme sağlığı ile ilgili bir proje başlattı. Projenin ön araştırmasından çıkan sonuçlara göre kadınların yarısı cinsel bilgiyi eşlerinden ediniyor.... Yatakta erkekler daha şanslı!Kadınların üretkenlik konusunda erkeklerden daha şanssız olmasına yol açan biyolojik gelişiminde, yumurtalarının 3-5 milyonunu daha doğum anında kaybettiği bildirildi.... Cinsel ilişki sıklığıİnsanların en çok merak ettiği konulardan biri cinsel ilişki sıklığının ne kadar olması gerektiğidir. Uzmanlar bu sıklığın çeşitli etkenlere bağlı olarak değiştiğini belirtiyorlar.

Parapsikoloji, PSI ve Modern Dünya Görüşü

Genelde modern bilimin, son yüzyillardaki felsefi düşünüş üstünde büyük etkisi olmuştur ve bu durum 20. yy için de geçerlidir. Bu yüzyilin ilk başlarinda bazi felsefe gruplarinin, fenomenoloji, varoluşçuluk ve analitik felsefe gibi kendilerini bilimden ayirmak isteyen hareketlerin egemenliğine girmesine karşm, bütününde felsefi düşünce; bilimsel keşiflerin ve teorilerin etkileriyle büyük ölçüde değişime uğramiştir. Bu sadece sözde doğal bilimler -termodi*namiğin ikinci yasasinin etkisi, kuantum fiziği, evrimsel teori moleküler biyoloji ve ekoloji hemen akla gelenler- için değil, ayni zamanda sözde sosyal bilimler için de geçerlidir -insan burada hemen Marksizm, Freudçuluk ve bilimin sosyo-tarihi incelemesinde ortaya çikan paradigma teorilerinin etkilerini düşünüyor. Ancak, parapsikoloji bilimi, en azindan psişik araştirmalar bir yüzyili aşkin bir zamandan beri var olmasina karşin, felsefi düşünüş üstünde daha pek etkili olamamiştir. Gerçekten de, Parapsikoloji Kurumu 1969 dan bu yana Amerikan Bilimini Geliştirme Kurumu nun bir üyesi olmasina karşin, birçok bilimci ve filozof; açik bir ret veya sirf üstünde hiç düşünmeme yoluyla, bunu hala bir bilim olarak görmemektedirler. Parapsikolojinin bu durumu için çoğu kez aleyhinde olanlar tarafindan ileri sürülen sebepler şunlardir: (1) Parapsikolojinin öne sürülen etkileşimlerinin; felsefi ve bilimsel topluluklar tarafindan önceden farz edilen dunya görüşunun -parapsikolojinin iddia ettiği veriler hariç, neredeyse her şey için mükemmel işleyen bir görüş- (çoğunlukla, C.D. Broad in analizini izleyerek temel sinirlayici ilkeler diye adlandirilan) belirli temel varsayimlanim ihlal eder; (2) Parapsikoloji şüphelidir çünki okült ile ilişkilidir; (3) Parapsikoloji sağlam biçimde tekrarlanabilir deneyler üretmeye muktedir değildir. Belli bir tekrarlama elde edilse bile bu, öne sürülen sonuçlarin bilimsel topluluğun geri kalani tarafindan kabul edilmiş olan birçok temel ilkeyle tutarli olmadiği ele alindiğmda yeterli değildir; sira dişi iddialar sira dişi kanitlar gerektiir; (4) Parapsikoloji topluluğu; bu etkiler arada bir ortaya çiktiklarinda, eğer çikiyorlarsa, nasil ve niçin çikiyorlar sorusuna dair yaygin biçim*de kabul görmüş, denenebilir bir teoni üretmemiştir.Devrimci Bir Bilim Olarak Parapsikoloji;Parapsikolojinin bu durumu, parapsikoloji topluluğundan birbirine zit önerilerin çikmasina yol açmiştir. Geniş bir tavir yelpazesi olmasina karşin, ben iki ana eğilimden söz edeceğim: tutucu ve devrimci.Tutucu tavir, ilk başta, genelde bilimsel topluluk ve parapsikoloji topluluğunun dünya görüşü arasindaki çelişkinin ortaya çikişini en aza indirgemeyi içermektedir. parapsikologlar, bilimlerinden devrimci bir biçimde söz etmemeleri için zorlanirlar. Parapsikologlar tarafindan incelenen nedensel etkileşimin görünürde normal ötesi olan tiplerine anormallikler denir; bu, bunlarin bir gün geleneksel nedensellik teorileniyle açiklanabileceğini ima etmektedir (bazilari; en favori geleneksel teori olan kuantum fiziği ile bunlarin çoktan izah edilebilir olduğunu önermektedirler). Hatta nedensellik teorilerinden, en azindan geçici olarak, vazgeçilebileceği de ileri sürülür. Bazi parapsikologlar incelenen çeşitli fenomenlerde işe dahil olan nedensellik tipleri hakkinda hiçbir hipotezi akla getirmeyen terimler kullanilmasini savunmaktadirlar; daha ziyade, bu terimlerin negatif biçimde veya fenomenistik biçimde tanimlanmasi gerektiğini söylemektedirler. Psi terimi, bütün fenomenlerle ilgili olan böyle bir terimdir (Bu terimi kullanacağim ama fenomenalist anlamda değil). İkinci bir tutucu eğilim ise, parapsikolojiyi sayginlaştirmak, kendiliğinden vakalari da inceleyen psişik araştir*ma dan dolayi bir laboratuvar bilimi olarak anlaşilmasini sağlamak ve parapsikolojiyi, ölümden sonra hayatin kanitlarini ve materyalizasyonlar gibi daha da garip görünen psişik fenomenleri incelemekten çikartmak, dolayisiyla parapsikoloji ve okült arasindaki ilişkiyi koparmaktir. ikinciye çok yakin olan üçüncü bir tutucu eğilim ise, incelenen fenomenlenin gerçekliğine öteki bilimcileri ikna etmek için yeterince tekrarlanabilir bir deney bulmaktir. Uçüncüye çok yakin olan dördüncü tutucu bir eğilim de, psi etkilerinin üretilmesinin ardindaki dinamiği anlamayi denemek için süreç-yönelimli incelemeler yapmaktir.

Yelpazenin zit ucunda devrimci tavir durmaktadir. Bu tavir; eğer parapsikologlar tarafindan incelenen etkileşim tipleri gerçek ise, o zaman telepati, psikokinezi ve prekognnosyon gerçekten meydana gelmekte ve bu da modem bilimin ve felsefenin geleneksel dünya görüşünün tamamen yetersiz olduğunu göstermektedir der. Kolaylikla tekrarlanabilen bir deneyin keşfi, para psikolojiyi sonsuza dek kurtarabilecekken, bunün yokluğu, bu alana karşi olanlarin yoğunluğunu izahta yetersiz kalmaktadir. Bu yoksunluk diğer alanlarin (yani psikoloji) bilimsel biçimde yasal olarak kabul edilmesine kesinlikle engel olmamiştir. Hayir, muhalefet; daha çok parapsikolojinin birbirine çok yakin iki özelliğinden kaynaklaniyor gibidir: temel bilimsel varsa yimlari tehdit edişinden ve kökeninin okült ile ilişkisinden. Bu iki neden -temel varsayimlari tehdit edişi ve okült ile ilişkisi- o kadar birbirine yakindir: modem bilimsel dünya görüşünün, parapsikolojinin kanitlari tarafindan meydan okunan ilkeleri aslinda tam olarak, büyük çapta, okült fenomenleni geçersiz saymak için benimsen­miştir. Dolayisiyla bu ilkelere meydan okumak, kaçinilmaz biçimde, modern dünya görüşü savunucularma göre, okült ü desteklemektir. 17. yüzyilda muzaffer biçimde ortaya çikan doğaya ait yeni felsefenin merkezinde, mekanik bir doğa doktrini bulunmaktadir. Bu durum, aslinda, çoğunlukla yeni mekanik felsefe olarak adlandinilir. Bu doğa görüşünün iki temel boyutu vardir; her ikisi de bütün okült niteliklerin ve güçlerin doğadan yok edilmesi talebinin örneklenidir. Bir boyut; bütün kendiiğindenliğin, kendi kendine hareketin veya kendi kendini tayin etmenin -özellikle de bir ideal sonuç (son nedensellik) anlaminda herhangi bir kendi kendini tayin edişin- doğadan ayiklanmasiydi; bu determinizm olarak sonuçlandi. Mekanizmin ikinci anlami da uzaktan aksiyonun olamayacağiydi: Bütün nedensel tesir, temas ile olmalidir. Richard Westfallnin bir yorumu, bu iki noktayi güzelce özetlemektedir Hepsi (mekanik felsefeler), küçük düşürücü bir tavirla okült etkenler dedikleri şeyin olasiliğini doğadan dişlayan ve doğal fenomenleri, değiştirilemez fiziksel süreçlerin ürünleri olarak sunan bir düalizm biçiminde fikir birliğine vardilar... Hepsi doğal felsefenin programinin, doğanin fenomenlerin in; birbirleri üstünde sadece doğrudan temas ile etkiyen madde par­çaciklarinin karşilikli oyunlari tarafindan üretildiğini göstermekte yatt ğinda hemfikirdiler. Uzaktan aksiyonu zamaninda bu kadar önemli bir mesele yapan faktörlerden biri de; bazi tarihçilerin zamanin en büyük toplumsal sorunu olarak gördükleri, 16. ve 17. yüzyillardaki cadi çilginliği idi. Cadilik suçlamalari; insan zihninin diğer insanlara ve mal mülklerme doğrudan zarar verebileceği fikrini önceden önermişti. Descartes ve Mersennenin mekanik felsefeleri, herhangi bir uzaktan aksiyonun oluşabileceğini inkar ederek, daha da belirgin biçimde, aklin uzaktaki nesneler üzerinde etki uygulayabileceğini inkar ederek (Descartes in felsefesi, zihnin kendi bedenini nasil olup da etkileyebildiğini anlamayi da zorlaştirdi) cadi olaylarinin içinden çiktiği düşünce dünyasini yok etti ve yerine kendileri tahta çikti. James Wheatley gibi birçok filozof, psi olgularinin ne olduğuyla ilgili sezgisel fikrimizi pozitif bir tanimlamayla ifade edebileceğimiz ümidini dile getirmişlerdir. Psi nin yapisinin bu pozitif tanimlamasi; uzaktan tesir fikrini de içermelidir. Psi nin bu biçimde pozitif tanimlanmasina, birçok parapsikolog direnmektedir. Bu direncin en önemli nedenlerinden birisi şudur: Eğer psi bu şekilde tanimlanirsa ve parapsikoloji, psi olaylarinin bir incelemesi olarak tanimlanirsa, o zaman eleştirmenlerin parapsikolojinin konusu şüpheli olduğu için, geçerli bir bilim olamayacaği iddia etmeleri kolaylaşacaktir. Ancak bu sorunu çözmenin uygun yolu, psi yi negatif veya fenomenik biçimde tanimlamak değil, sadece parapsikolojiyi, John Palmer in önerdiği gibi, bariz psi olaylarinin incelemesi olarak tanimlamaktir (Palmer bariz psişik olaylar demiştir ama ben psi yi tercih ediyorum). 0 zaman parapsikolojinin açikça bir konusu olacaktir. Dahasi Palmer in önerisi PSİ nin gerçekten oluş­ tuğuna inananlarin ve inanmayanlarin da kabul edebileceği bir tanim sağlar ve dolayisiyla bir parapsikoloğun mutlaka psi ye inanan biri olduğu önermesini ortitdan kaldirir. 0 zaman parapsikoloji, bariz psi olaylarinin, yani ayri ayri kesinleştirilmelerine rağmen bir tür uzaktan nedensel tesir içeriyor gibi görünen olaylarin bilimsel incelemesidir.

Parapsikolojinin kaçinilmaz biçimde potansiyeli olan devrimci bir bilim olduğu yönündeki iddiam; analizimi, Brian ve Lynne Mackenzie ninkine yaklaştirmaktadir. Onlar, parapsikoloji tarafindan incelenen normal ötesi olaylarin, dünyanin bilimsel kavramlariyla çelişki içinde olan belirgin bir olaylar sinifi anlaminda sirf anormal olmadiğin hakli olarak söylemişlerdir. Daha ziyade bunlar, bilimsel kavramin vücut buluşuyla normal ötesi ölarak saptanmişlardir ve bundan ayri tanimlanabilir değillerdir... Normal, ötesi, doğadan tamamen dişlananlar olarak saptanmiştir. Buna göre, şöyle derler: Para psikolojinin modern bilimle uyuşmayişi ne kazaradir ve ne de son yillarda meydana gelmiştir ama modern bilimin varsayimci temeli üstüne kurulmuştur. Para psikolojinin hedef­lerinin ve iddialarinin bu varsayimci temel ile son derece güçlü bir biçimde çatişmasindan dolayidir ki bu alan bu kadar çok saldiri çeker. Ayni neden sebebiyle, eğer kabul edilirse, para psikoloji; Rhine ve diğer para psikologlarin sik sik israr ettikleri gibi, devrimsel belirtilere sahip olacaktir. Mackenzie lerin parapsikolojiyi bariz doğa ötesi olaylarin değil, ama sadece doğa ötesi ilişkilerin incelemesi olarak tanimlamasi bir yana, analizleri doğru görünmektedir. Dahasi, bu gerilimin yapisini tanimlayişlan da isabetlidir. Bu konuyu, George Price in, fikrini değiştirmeden önce söylediği ünlü sözlerini alintilayarak sunarlar: Bilimin özü, mekanizmadir. Majinin özü ise animizmadir. Modern dünya görüşüne göre, başka bir deyişle, bilimsel açiklamalar mekanik açiklamalardir halbuki parapsikoloji, mekanik açiklamalarin olasi görünmediği fenomenleri işaret etmektedir. Ancak bu noktanin ötesinde, Mackenzie lerin analizi revizyona ihtiyaç duymaktadir. Modern bilimin 17. yy da kuruluşunu anlatişlarinda Mackenzie ler matematiğin somutlaştirilmasi ve bunun sonucunda ortaya çikan birincil ve ikincil nitefikler şemasinda odaklanirlar; buna göre, sadece matematiksel terimlerle tarif edilebilen fiziksel varliklarin doğada nedensel etkinliği olduğu söylenir. Bu hareket net biçimde merkezidir ve bu doğa görüşünün, zihin ve doğa arasinda bir ikiliği ima ettiğini hakli olarak g6sterirler. Zihin; dünyanin matematiksel olarak tarif edilemeyen bütün özelliklerinin yiğildiği yer haline geldi. Zihinsel ve diğer matematiksel olmayan fiziksel varliklar ve kuvvetler, bilimsel şemada tolere edilebilirler... ancak sadece doğanin düzenli gidişine müdahale edemeyecekleri yerde, yani bireysel organizmalarin fiziksel olmayan zihinleri içindelerse. Bunlarin hepsi, en azindan bir eğilim olarak, doğru olsa da, Mackenzie ler mekanik dünya görüşünün bu özelliğini, doğa ötesi fenomenler tarafindan ihlal edilen asil özellik olarak ele almakta yanilmişlardir. Mackenzienler için parapsikolojik gelenek diye geniş biçimde adlandir­diklari şeye ait olan bütün hareketlerin özelliklerini tanimlamak; bunlarin hepsi, dünyadaki bir tür indirgenemeyen ve matematiksel olmayan fiziksel öğelerin varliğini ve nedensel etkililiğini az ya da çok açikça gösterme çabalarini içerirler demektir. Parapsikoloji fiziksel sistemlere değil ama kişilere açik bir tür indirgenemeyen etkilik...~ üstünde israrlidir. Eğer hepsi bundan ibaretse, o zaman, baş mekanikçi Descartes, zihnin beyni etkilediğini, bunun da insanin bedeninin ötesindeki dünyadaki etkileri ürettiğine inandiğindan, parapsikolojik geleneğe dahil olmaliydi. Elimizle bir kaşiği hareket ettirmeye karar verme ve sonra bunu yapma deneyimimiz; birisinin sadece düşünerek bir kaşiği bükmesine tanik olduğumuzda yaşadiğimiz kadar hayranlik duygusunu yaratirdi.

Apne : Uykusuz Geceler

Uyku apnesi olanlar sağlikli bir uyku uyuyamiyor, yeterli oksijen alamiyor, asabi ve yorgun uyaniyor.İSTANBUL - Uyku laboratuvarlarinda yapilan testlerle tanisi konabilen bu rahatsizlik en çok orta yaş üzeri erkeklerde, aşiri kilolu olanlarda, alkol ve sigara kullananlarda görülüyor.Uykuda solunumun kisa süreli durmasi ve kandaki oksijen düzeyinin belirli seviyelerin altina inmesiyle karakterize olan bir sorun uyku apnesi. Toplumda yüzde 5 gibi ciddi bir oranda görülmesine rağmen, yeterince taninmiyor. Uyku apnesini hasta tek başina fark edemediği için çoğunlukla sorunun varliği eşler ya da ailenin diğer üyeleri tarafindan fark ediliyor.Uyku apnesini bu denli önemli yapan noktalardan biri de, tedavi edilmemesi durumunda, birkaç yil içinde kalp hastaliklari da dahil olmak üzere hayati önem taşiyan sağlik sorunlarina yol açmasi. Hemen her yaş grubunda ortaya çikmakla birlikte orta yaş üzerinde daha sik rastlaniyor. Yaş ilerledikçe de görülme ihtimali artiyor. Erişkinlerde kilo sorunu olan, alkol kullanan ve sigara içen kişilerde uyku apnesi daha fazla ortaya çikiyor. Çocuklarda siklikla, bademcik ve geniz eti büyümesi ve burun tikanikliği sebebi ile görülüyor. Özellikle çocuklarda ortaya çikan uyku apnelerinin erken teşhisi çok büyük önem kazaniyor. Çünkü ihmal edilmiş teşhisler büyüme-gelişme geriliği, beynin oksijensiz kalmasi gibi çok ciddi problemlere veya uzun vadede akciğer ve kalp rahatsizliklarina yol açabiliyor. Bunun yaninda farkli nedenlere bağlanan okul başarisinda azalma, öğrenme güçlüğü, sosyal izolasyon, çekingenlik, sinirlilik gibi sosyal problemlerin de ortaya çikmasina neden olabiliyor. Farkli nedenlerle ortaya çikan uyku apnesi nöroloji, KBB ve göğüs hastaliklari disiplinlerinin konusunu oluşturuyor. Ancak öncelikle sorunun şiddeti ve taniminin doğru olarak tespit edilmesi gerekiyor ki bu noktada uyku laboratuvarlari etkili oluyor. İKİ TÜR UYKU APNESİ VARAnadolu Sağlik Merkezi KBB uzmani Op. Dr. Anil Güngör, uyku apnesinin esas olarak iki farkli türü bulunduğunu belirterek şu bilgileri aktariyor:Santral uyku apnesi: Beyindeki solunum merkezinin yetersiz ve uyumsuz çalişmasi sebebiyle ortaya çikarlar. Solunumun azalmasi ve durmasini takiben kanda karbondioksitin artmasi ve oksijenin azalmasi sonrasinda uyanma tipiktir. Santral uyku apnesinden muzdarip olan kişiler, periferik apne yaşayanlara oranla uyanma dönemlerini daha rahat hatirliyor. Periferik (Obstrüktif) uyku apnesi: Boğazda solunum yolunu açik tutan kaslarin gevşemeleri ile havanin geçeceği alanin kapanmasi, daralmasi sonucunda oluşuyor. Hava yollarinin daralmasi sonucunda bir süre solunum duruyor ve kandaki oksijen miktari azaliyor. Karbondioksit birikmesi bir süre sonra beyni uyariyor ve tekrar solunum almayi sağliyor. Beyin bu azalmayi algiliyor ve uyku derinliğini azaltarak hava yolunun tekrar açilmasini sağlamaya çalişiyor. Sonuçta hasta bütün geceyi nefes almak için uğraşmakla geçiriyor ve neler yaptiğinin farkinda bile olmuyor. Horlamalar, çirpinmalarla geçen gecenin ardindan hem ciddi bir efor sarfedilmiş, hem de gerekli uyku alinamamiş oluyor. Bu da gün boyu yaşanacak yorgunluk, gerginlik ve sinirliliğe yol açiyor. Çocuklarda ise bütün gece nefes almak için harcanan efor ve bozulmuş uyku düzeni sebebi ile büyüme için gereken kaynaklar boşa gidiyor; büyüme ve gelişme geriliği ortaya çikabiliyor. Santral ve obstrüktif uyku apnesinin beraber görülmesi halinde miks tip apneden sözediliyor.Özellikle obstrüktif, yani solunum yolu tikanmasina bağli uyku apnesinin bazi problemlerin ortaya çikmasinda risk oluşturduğuna işaret eden Op. Dr. Güngör, şöyle konuşuyor: “Bu kişilerde öncelikle kalp ritm bozukluklari görülüyor, hipertansiyona yatkin oluyorlar. Kalp krizi riski artiyor, önemli bir kisminda kronik üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlari ve nefes darliği problemi yaşaniyor. Gün içindeki uyuklamalari artacaği için de yaşam kalitesinde de ciddi bir düşüş yaşiyorlar. Mesleklerinde verimleri düşebiliyor. Örneğin ABD´de uyku apnesi olduğu tesbit edilen kamyon şoförlerinin yapmiş olduğu kazalar ciddi boyutlarda”.APNENİN NEDENLERİHer yaş grubunda ortaya çikan uyku apnesinin nedenleri de değişkenlik gösteriyor. Konuyla ilgili bilgiler veren Op. Dr. Güngör, yetişkinlerde ve çocuklarda ortaya çikan uyku apnesine ilişkin şunlari anlatiyor:Bebekler ve çocuklarda: Bebeklerde gelişme eksikliğine bağli larenksin (girtlağin) ve solunum borusunun gelişmemesi gibi problemler ön plana çikiyor. Bunlarin yüzde 95i bir yil içinde bebeğin gelişmesiyle geçiyor. Yüzde 5’i ise cerrahi ya da tibbi müdahale gerektiriyor. Bebeğin, doğumda oluşan değişik konfigürasyonlar nedeniyle küçük çeneli olmasindan dolayi dili arkaya kaçabiliyor ve bu da uyku apne sendromuna yol açabiliyor. Bunlari göreceli olarak basit tibbi müdahalelerle tedavi etmek mümkün.Çocuklarda horlama ise başli başina bir sorun ve bir takim özel yaklaşimlar gerektiriyor. Horlayan her çocuğun apnesi yok, ama genellikle apnesi olan bütün çocuklar horluyor. Anne ve babaya apneyi sormanin yolu, çocuklarinin uykularinda bir süre soluklarinin kesilip kesilmediği, ki bunlar genellikle horlayan çocuklar oluyor. “Bu dönem ne kadar sürüyor, bu dönem sonunda çocuklarin soluk almalari tamamen kesiliyor mu, yoksa nefes almaya çalişiyor da alamiyor mu?” gibi sorularla sorunun varliği, şiddeti süresi tespit edilebiliyor. Uyku apnesi sorunu yaşayan çocuklarda parasomniya denilen ve uykunun REM fazinda kalamamaya bağli bir takim yan etkiler yaşaniyor. Oksijen düştüğü dönemlerde korkulu rüyalar görüyorlar ya da birdenbire gece işemeleri ortaya çikabiliyor. Okul çağlarindaki çocuklarda okul başarisinda birdenbire düşme olabiliyor. Gece bacaklarini sallama sik rastlanan bulgulardan. Öğretmeninden çocuğun dikkatsiz, çok sinirli ve kavgaci olduğu, sik sik ağladiği gibi şikayetler duyulabilir ki hekimin bunlara da çok dikkat etmesi gerekiyor. Tüm bunlar bir tablo içine yerleştirildiğinde ve büyük tablo görülebildiğinde anlam kazaniyor. Sürekli ağzindan nefes alan çocuklarda diş ve damak gelişim bozukluklari, diş çürükleri, ağiz kokusu, sik boğaz ağrisi ve iltihabi, yutma bozukluklari, yüz gelişim bozukluklari başliyor.Yetişkinlerde uyku apnesi: Yetişkinlerde tablo biraz değişiyor. Erişkinlerde ve çocuklarin bir kisminda uyku apne sendromu obeziteyle birlikte ortaya çikiyor. Peki aşiri kilo uyku apnesini nasil etkiliyor? Boyun çevresindeki yağ dokusunun artmasi bir yere kadar dişa doğru gelişirken, bir yerden sonra büyük bir kismi solunum yolunu da daraltiyor. Vücudun büyümesiyle bağlantili oksijen ihtiyaci artmakla birlikte, solunum yolunun daralmasina paralel oksijen alimi azaliyor. Yani birdenbire tüm fizyolojik denge tersine dönüyor. UYKU LABORATUVARIUyku apnesinin kesin teşhisi ve şiddetinin ölçülebilmesi için uyku laboratuvarlarinda “polisomnografi” adli incelemeler yapilmasi gerekiyor. Uyku sirasinda bir çok parametrenin kaydedildiği polisomnografi ile kalp fonksiyonu, solunum fonksiyonu, oksijen ve karbondioksit miktarlari, beyin bölgelerinin aktiviteleri, uykunun yapisi ve uyku bozukluklari hakkinda en sağlikli bilgilerin alinmasi sağlaniyor. Anadolu Sağlik Merkezi’nin uyku laboratuvarinda yaptiklari polisomnografiye ilişkin uyku laboratuari sorumlusu Nöroloji Uzmani Dr. Levent Üçkardeşler şunlari anlatiyor:“Bu yöntemle, beyin elektrosu (EEG), solunum hareketleri, uyku sirasinda kandaki oksijen miktari, kalp elektrosu (EKG), göz hareketleri, kaslardaki kasilmalar, kol - bacak ve gövde hareketleri, hastanin sürekli video görüntüsü eşzamanli (simultane) kayitlanir ve böylece uyku sirasinda vücut işlevleri hakkinda ayrintili bilgi elde edilir. EEG ile uykunun seyri ve fazlari, uykudaki anormal hareketler ve durumlar kaydedilmektedir. Polisomnografi, sik görülmeleri nedeni ile en sik uyku apnelerinin durumu ve tipinin saptanmasinda kullanilir.Bunun yaninda nörolojik hastaliklar olan uyku bozukluklarinin teşhisinde kullanilmaktadir. Bu yöntemle uyku ritm bozukluklari (disomnialar), uykusuzluklarin (insomnia) tip tayini, narkolepsi ve huzursuz bacak sendromu (restless leg) gibi nörolojik hastaliklar, uykuda hareket bozukluklari (parasomnialar) teşhis edilir. Diğer yaygin bir kullanim alani da erkeklerdeki impotanslarin, yani penisteki sertleşme bozukluklarinin teşhisidir. Özel bazi kaydedicilerle peniste uyku sirasindaki sertleşmeler kaydedilerek iktidarsizliğin gerçekten var olup olmadiği ve psikolojik mi yoksa organik mi olduğuna karar verilmekte, böylece tedavisi daha sağlikli yapilmaktadir.”Uyku testlerinden sonra elde edilen bilgiler değerlendirilerek, uyku apnesinin gerçekten tedaviye ihtiyaç gösterip göstermediğine karar veriliyor. Burada da farkli disiplinlerdeki hekimlerin işbirliği içinde çalişmasi gerekiyor. Uyku apne sendromu olan hastalarin nöroloji, KKB, göğüs hastaliklarinin ortak takip ettiği hastalar olmakla birlikte; öncelikle nöroloji ve KBB takibinden geçmesinin uygun olacaği düşünülüyor.YETİÞKİN VE ÇOCUK TEDAVİSİTedavi uygulandiği taktirde uyku apnesinin ortadan kaldirilip kaldirilmayacağinin gruplara göre değişkenlik gösterdiğini söyleyen Anadolu Sağlik Merkezi Göğüs Hastaliklari Uzmani Doç. Dr. Reha Baran sözlerine şöyle devam ediyor; “Çok küçük çocuklarda solunum yolu obstrüksiyonu varsa cerrahi müdahale ile bunlari düzeltmek mümkün. Oyun çaği çocuklarinda eğer obstrüksiyon yeri doğru tespit edilir ve bunlar ameliyatla uzaklaştirilirsa, çocuktaki pozitif etki hemen görülüyor. İleri yaşlarda obez kişilerde ise sorun ve çözümü biraz daha karmaşik. Ameliyatla solunum yolu açilabiliyor, ancak buradaki yağ dokularina genel olarak müdahale edilemiyor. Kesin çözüm için bu kişilerin kilo kaybina yönlendirilmeleri ve bir takim solunum cihazlarindan faydalanmalari sağlanmalaridir.”Gögüs hastaliklari uzmanlari olarak hastanin sorunun saptanmasinin ardindan genellikle CPAP ya da BiPAP cihazlarini kullandiklarini söyleyen Doç. Dr. Baran şu bilgileri veriyor:“CPAP (Continious Positive Airway Pressure) cihazinin kullanilmasindaki amaç hastaya devamli hava basinci uygulamasiyla uyku sirasinda kapanan üst hava yollarini açik tutmaktir. CPAP cihazi hastanin burnuna yerleştirilen, yumuşak silikon bir maske ve bunu cihaza birleştiren hortumdan ibarettir. Cihazin olumlu etkisi birkaç gün içinde görülür. Yorgunluk, uyuklama gibi belirtiler kaybolur; hastanin günlük aktivitesi ve canliliği artar, horlamalar kesilir. Artan dinamizm, şişman hastalarin zayiflamasini ve sağlikli kilolara ulaşmasini sağlar. Bunlarda en önemli problem aslinda hasta uyumu oluyor. Eğer hasta çok semptomatikse bunu kullandiğinda müthiş bir fayda görüyor. Ertesi gün yeniden doğmuş gibi oluyor. Sabah baş ağrilari olmuyor, kaliteli bir uyku uyumuş oluyor. Böyle hastalarda daha iyi bir uyum var. Fakat bu kadar şikayeti olmayan hastalarda çok uyumlu olmuyor bir süre sonra birakiyor.”RİSK FAKTÖRLERİKilo fazlaliği nedeniyle boynun ve boğaz çevresindeki yağ dokusunun artmasi.Özellikle çocuklarla büyümüş bademcik ve geniz etinin varliği.Boğazin dar yapida olmasi. Bazi kişilerde boğazin şekli doğuştan dar yapida olabilir.Uyku apnesi erkeklerde kadinlara oranla 2 kat daha fazla ortaya çikiyor, bu nedenle erkek olmak bir risk faktörü oluşturuyor.Uyku apnesi orta yaş üzerindeki erişkinlerde gençlere göre 2-3 kat daha fazla görüldüğünden yaş da bir risk faktörü olarak kabul ediliyor.Boğaz kaslarinin uyku sirasinda gevşemesine neden olduğu için alkol, sakinleştirici ve uyku ilaçlari kullanimi da risk faktörü oluşturuyor.

Selulit Nedir?


Selülit şişman ya da zayıf ayrımı yapmaksızın, özellikle ergenlik döneminden itibaren hormonal değişikliklerin etkisiyle her yaş grubunda ortaya çıkan yağ hücrelerinin deformasyonuyla ilgili estetik bir sorunu. Farklı yaş gruplarındaki bayanların yüzde 90'ının bu problemden şikayetçi olduğunu göz önüne alacak olursak selülitin pek çok bayanın ortak sorunu olduğunu söyleyebiliriz.SELÜLİTİN OLUŞUMUYaz aylarında birçok bayana gönül rahatlığıyla mayo giymeyi problem haline dönüştüren selülitin oluşumu kişiden kişiye farlılıklar gösteriyor.Selülit daha çok ergenlik, hamilelik ve menapoz gibi hormonların daha çok değişime uğradığı dönemlerde ortaya çıkıyor olmasına rağmen, kişinin genetik yapısı, metabolizma hızı, dolaşım sistemi, sindirim ve boşaltımda yaşadığı sorunlar, doğum kontrol hapları, alınan hormon ilaçları, dengesiz ve düzensiz beslenme, aşırı hareketsizlik, stres, sigara ve alkol tüketimi de selülit oluşumunda etken faktörler.KADINLARIN YÜZDE 90'I SELÜLİTLİDünyadaki kadınların yüzde 90'ı selülitli. Bu illeti başımıza saran, daha doğrusu ilk kez tanımını yapan, Fransız doktorlar. 1920'lerin başında keşfetmişler. Birkaç yıl öncesine kadar fast-food, hormonlu, bol kimyasal maddeler içeren gıdaların, hava kirliliğinin, kısacası modern yaşam biçiminin bir yan etkisi olduğu sanılıyordu. Şimdilerde tam da öyle olmadığı ortaya çıktı. Rönesans döneminin resimleri dikkatlice incelendiğinde selülitli kadınların kalçalarında da köy peyniri görünümlü cilt dikkati çekiyor.SELÜLİT NEDİR?Tıptaki adı hidrolipodistrofi olan selülit, derinin alt tabakasındaki yağ dokusunun bağ dokular arasında sıkışması sonucunda derinin üst kısmının portakal kabuğu görüntüsü alması olarak tanımlanıyor. Ciddi bir problem olan selülit, sanılanın aksine ' sadece kilolu bayanlarda görülmez. Zayıf ya da şişman her kadının korkulu rüyası olan selülit, daha çok bayanların kalça, basen, dizin ve bileğin iç kısımları, baldırların arkası ve üst bacak bölgelerinde yoğunlaşıyor.KİMLERDE OLUŞUR?En önemli şey genler. Eğer anneniz de varsa sizde de olur. Sigara içen kadınlarda içmeyenlere göre daha belirgin, çünkü sigara cildin esnekliğini azaltıyor.ZAYIFLIK AVANTAJ MI?Maalesef ince ve formda olmak selülitten korumuyor. Ancak kilolu kadınlarda görüntü çok daha vahim olabiliyor.SELÜLİT NEDENLERİ:Selülit oluşumunun birçok farklı nedeni var. Bunlar arasında genetik faktörü, hormonal nedenleri, beslenme şeklini, spor yapmamayı ve cildin kendi fiziksel yapısını sayabiliriz. Hormonal nedenler: Son zamanlarda yapılan araştırmalar, kadınların östrojen hormonu miktarındaki artışın selüliti çoğalttığını ortaya koyuyor. Cilt ve vücut sağlığı için gerekli olan bir takım hormonlar ve kimyasal maddelerin miktarındaki değişiklikten dolayı hücre aralığında normalin üstünde su birikmeye başlar. Bu birikme aşırı boyutlara vardığında cildin görünümünde de bir takım değişiklikler meydana gelir. Dolayısıyla selülit hormonlarla doğrudan etkilidir.Beslenme: Tek yönlü ve sağlıksız beslenme selülitin ana nedenlerinden biri. Genellikle çalışan toplumlardaki kadınlarda görülen selülit, bayanların fast food ve hazır gıdalara olan eğilimiyle doğrudan ilişkili. Hayvansal yağlar, tuz, şeker, kola ve kahve gibi yiyecek ve içecekler de yağ hücrelerini şişirerek, buralarda ödem yapmakta ve selülit oluşmasına neden olmakta. Sigara ve alkol: Sigara ve alkol kullanan bayanlarda selülit görülme oranı kullanmayanlara oranla bir hayli yüksek. Duruş: Yüksek topuklu ayakkabılar giymek, yanlış yürümek ve yanlış oturmak da selülitin nedenleri arasında sayılabilir. Yüksek topuklu ayakkabılardan dolayı kan dolaşımındaki bozukluk zamanla cildin iyi beslenememesine dolayısıyla da selülit oluşmasına sebep olur. Spor yapmamak: Spor yapmamaktan dolayı vücut yeterince yağ yakamaz. Zamanla derinin altındaki yağ dokusu şişerek yağın depolanmasına neden olur. Bu sebeple de cilt yüzeyinde çirkin bir görüntü oluşur.SELÜLİT TEDAVİLERİSelülit tedavisinde gelişen teknoloji sayesinde her geçen gün daha önemli adımlar atılıyor. Bu yöntemlerin en başında mezoterapi ve liposuction geliyor. Öyle ki bu yöntemler sayesinde çok ileri derecedeki selülitler bile kolaylıkla tedavi edilebiliyor. Mezoterapi: 2 veya 4 mm'lik özel iğneler ve bir enjektör yardımıyla cildin orta tabakasına yağ eritici bir karışım enjekte ediliyor. Bu maddeler selülitli bölgeye doğrudan etki yapıp ve vücut tarafından kullanılmayan yağ hücrelerini parçalayarak organizma tarafından tekrar kullanılabilir yağ durumuna getirir.Akupunktur: Vücudun çeşitli kilit noktalarına iğneler yardımıyla ulaşıp su ve yağ hücrelerini harekete geçirerek yok etme yöntemi.Ozon terapi: Yağ hücrelerini oksijen ile temizleyerek, yağların yakılmasını amaçlayan bir yöntem. Selülitli bölgeye uygulanan buhar banyosu sayesinde oksijen alt tabakaya kadar ulaşır ve kan dolaşımını hızlandırır.Lazer terapi: Selülitli bölgeler üzerine uygulanan lazer ile, kan dolaşımı hızlandırılır ve hareketsiz bölgeler harekete geçirilir.Ultrason: Derinin altına doğru inilerek yağ hücrelerini parçalamayı sağlayan bir yöntem. Sadece selülitli bölgelerde değil küçük yağların tedavisinde de etkili. Bu yöntemle selüliti parçalaması veya depolarını azaltması sağlanır.Basınç tedavisi: Hava basıncı ile kan ve lenf dolaşımını harekte geçiren bu yöntem, selülit tedavisinde çok etkili. Bir güzellik uzmanı ya da estetisyen tarafından uygulanan basınç tedavisi, kişiye özel programla birlikte uygulanır.Lipoelektro: Çok ince ve uzun iğneler yardımıyla yapılan bu tedavide, elektro ile selülitli bölgelerdeki yağlar parçalanarak boşaltılmaya çalışılır.Liposuction: 1-2 saatlik lokal anestezi ile uygulanan liposuction'da, belirlenen bölgelerdeki yağlar vakumla ya da şırıngalar yardımıyla çekilir. Liposuction özellikle bölgesel zayıflılama ve selülit tedavisinde kullanılır.Kozmetik çözümler: Doğrudan doğruya yağ hücrelerini harekete geçiren ve hücrelerin içini boşaltmayı sağlayan antiselülit kremleri de, selülitle karşı girişilen kişisel savaşta önemli rol oynar. Düzenli kullanıldıkları takdirde ciddi düzelmeler sağlarlar.

Borderline Kişilik Bozukluğu

Herşeyi sınırda yaşama rahatsızlığıdır.bir bilgenin sabrini taşırabilecek kadar saldirgan, bir kediyi sakinle$tirebilecek kadar uysal, bir topluluğu gülmekten kırıp geçirebilecek kadar pozitif, yanındakıleri intihara sürükleyebilecek kadar negatif, bütün gece dansedebilecek kadar enerjik, bütün gün uyuyabilecek kadar yorgun, bir haftalik işi yarım günde bitirecek kadar hizli, yarım günlük işi bir haftaya yayabilecek kadar yavaş, bir gelincik kadar narin, bir cam ağacı kadar güçlü..